Prof. Dr. TÜRK, “Böyle bir sistem, Türkiye için çıkar yol değildir!”
57. Hükümet Adalet Bakanı ve DSP Parti Meclisi Üyesi Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan seçim sürecini değerlendirdi. TÜRK açıklamalarında “Türkiye, tarihî bir dönemecin eşiğindedir. Milletimiz, bir çıkmaz sokağa girmek yerine, 6771 sayılı Kanun’la yapılan Anayasa değişikliğini kaldıracak ve Türkiye’nin 1876’dan bu yana çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya çalıştığı parlâmenter sistemi güçlendirerek yeniden kuracak bir Meclis ve bu yoldaki yeni Anayasa değişikliğini halkoyuna sunacak bir Cumhurbaşkanı seçmelidir.” dedi. Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK’ün açıklamaları şöyle:
Türkiye, tarihî bir dönemecin eşiğindedir. Milletimiz, bir çıkmaz sokağa girmek yerine, 6771 sayılı Kanun’la yapılan Anayasa değişikliğini kaldıracak ve
Türkiye’nin 1876’dan bu yana çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya çalıştığı parlâmenter sistemi güçlendirerek yeniden kuracak bir Meclis ve bu yoldaki yeni
Anayasa değişikliğini halkoyuna sunacak bir Cumhurbaşkanı seçmelidir.
1. Seçimlerin Öne Alınması Kararı
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin 27. yasama dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi, 24 Haziran 2018 Pazar günü birlikte yapılacak. Böylece 21.1.2017 tarih ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la Meclis’te, 16 Nisan 2017 günü halkoylamasıyla kabul edilen Anayasa değişikliğiyle eklenen geçici 21. maddede bu seçimler için öngörülen 3 Kasım 2019 tarihi yerine, aynı maddede “Meclisin seçim kararı alması hâlinde” de her iki seçimin birlikte yapılacağını belirten hüküm (geç. m. 21/A) gereğince seçimler öne alındı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin seçimlerin 26 Ağustos 2018 gününe alınması çağrısını yaptığı 17 Nisan 2018 günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak Partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada seçimlerin Kasım 2019’da yapılacağını üç kez tekrarladığı hâlde (1) ; ertesi gün (18 Nisan 2018) Bahçeli ile görüştükten sonra seçimlerin 24 Haziran 2018 günü yapılacağını açıkladı (2) . Oysa Anayasa uyarınca bu kararı almaya yetkili organ TBMM idi (AY m. 77/II). 20 Nisan 2018 günü Meclis’te parti disiplini nedeniyle AKP, MHP ve “hodri meydan” anlayışıyla hareket eden CHP milletvekillerinin toplam 386 oyu ile “TBMM genel seçimlerinin yenilenmesine ve seçimin 24 Haziran 2008 günü yapılmasına … karar” verildi (3) . HDP milletvekilleri oylamaya katılmadı. Fakat bir gün içinde değişen ve izleyen ikinci gün Meclis’te üye tam sayısının % 70’nin oyunu alan bir kararla milletvekili genel seçimi tarihinin 24 Haziran 2018 olarak belirlenmesi, sadece bir erken seçim değil; aynı zamanda seçim ve siyasî partiler mevzuatında siyasî partilerin seçimlere katılabilmeleri için öngörülen “illerin
en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel [bu seçimde 24 Aralık 2017’den önce] teşkilât kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olmaları veya TBMM’nde gruplarının bulunması”, bir ilde teşkilatlanmanın “merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilât kurmayı” gerektirmesi koşullarına bazı partilerin takılacağı hesabını da içeren bir baskın seçim kararıydı (krş. Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun m. 14/11, Siyasî Partiler Kanunu m. 36). Bu hesap, ilk hedefte olan İyi Parti’nin teşkilât ve büyük kongre yönünden milletvekili genel seçimlerine katılma konusunda bir sorunu bulunmadığının seçimlere katılabilecek 10 siyasî partiyi tespit ve ilân eden 22.4.2018 tarih ve 264 sayılı Yüksek Seçim Kurulu Kararıyla açıklığa kavuşmasıyla tutmadı (4) . Dolayısıyla TBMM’nde grup kurabilmesi için 15 CHP milletvekilinin İyi Parti’ye katılmasının milletvekili genel seçimi açısından bir katkısı olmadı.
Buna karşılık Yüksek Seçim Kurulu, Demokratik Sol Parti’nin Siyasî Partiler Kanunu’nun 14/VI, 19/III ve 20/VII. maddeleri ile DSP Tüzüğü’nde öngörülen süreler içinde büyük kongre (kurultay), il ve ilçe kongrelerini yapmasına rağmen; 24 Aralık 2017 itibariyle henüz 2 ilçe kongresini yapmadığı, böylece Siyasî Partiler Kanunu’nun 20/I. maddesindeki ilçe teşkilâtı, dolayısıyla illerin en az yarısındaki ilçelerin üçte birinde teşkilât kurmuş olma koşulunu yerine getirmediği gerekçesiyle, 24 Haziran 2018 milletvekili seçimine katılmasına olanak tanımadı. DSP, Yüksek Seçim Kurulu’nun hukuka aykırı bu kararıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 1. Protokol’ün “Serbest seçim hakkı” ile ilgili 3. maddesine aykırı olarak seçimlere katılma hakkının engellendiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu. Şimdi konu uluslararası yargı mercii önündedir.
2. 24 Haziran 2018 Seçimleri Nedeniyle Kısalan Süreler
27. yasama dönemi milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin 24 Haziran 2018 günü yapılmasıyla her iki seçim, 6771 sayılı Kanun’un geçici 21. maddesinde öngörülen tarih olan 3 Kasım 2019’a göre 1 yıl 4 ay 9 gün öne alınıyor. Anayasa uyarınca 1 Kasım 2015 günü dört yıllık bir seçim dönemi için seçilmiş olan milletvekilleri (AY m. 77/I), bu süreyi 2 yıl 7 ay 24 günde; 10 Ağustos 2014 günü beş yıl için seçilen ve 28 Ağustos 2014 günü andiçerek görevine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan (AY m. 101/III), ilk beş yılı 3 yıl 9 ay 27 günde tamamlamış sayılacak. AKP’nin tek başına iktidar çoğunluğuna sahip olduğu ve iki tek parti hükümeti kurduğu bir yasama dönemini sona erdiren bu uygulamanın Anayasa’nın 67. maddesinde seçim kanunları için öngörülen iki ilkeden biri olan “yönetimde istikrar” ilkesi ile bağdaşmadığı açıktır. Aslında istikrarı sağlayan sadece yasalar değil, öncelikle onları uygulayan insanlardır. Yasalarla yapılan düzenlemeler, bu uygulamanın yürütüleceği hukukî çerçeveyi oluşturur.
3. Seçimlerde Yarışacak Partiler ve Cumhurbaşkanı Adayları
Yüksek Seçim Kurulu’nun 30.5.2018 tarih ve 668 sayılı Kararıyla ilân edilen kesin aday listelerine göre; 24 Haziran 2018 günü yapılacak olan 27. dönem milletvekili genel seçiminde katılma hakkı Kurul’ca tespit ve ilân edilen ilk 10 partiye daha sonra Hür Dava Partisi’nin eklenmesiyle sayıları 11’e yükselen siyasî partilerin hepsi değil, kendi adlarıyla sadece 8 siyasî parti ve 68 bağımsız aday yarışacaktır. 7 siyasî parti (Adalet ve Kalkınma Partisi “AKP”, Cumhuriyet Halk Partisi “CHP”, Halkların Demokratik Partisi “HDP”, İyi Parti “İP”, Milliyetçi Hareket Partisi “MHP”, Saadet Partisi “SP” ve Vatan Partisi “VP”) 87 seçim çevresinde; 1 parti (Hür Dava Partisi “Hüda Par”) 85 seçim çevresinde aday göstermiştir (5) . Bu seçime ilk kez –bir
yanda AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı, öbür yanda CHP, İP, SP ve seçime katılabilecek partiler arasında yer aldığı hâlde, ayrı aday listesi göstermeyen, dolayısıyla seçime kendi adıyla katılmayan Demokrat Parti “DP” ile birlikte Millet İttifakı olmak üzere– 5 parti, adı geçen ittifaklar içinde kendi aday listeleriyle katılıyor. HDP, Hüda Par ve VP ise bir ittifaka girmemiştir. Aynı gün yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise 6 aday yarışacaktır. Cumhurbaşkanı seçiminde aday göstermek için Anayasa’nın 6771 sayılı Kanun’la değişik 101. maddesinin III. fıkrasında öngörülen üç yöntemden ikisi bu seçimde uygulanmış ve 3 aday partilerinin TBMM gruplarınca, 3 aday ise en az yüzbin seçmenin imzasıyla aday gösterilmiştir. Alfabetik sırayla Muharrem İnce CHP, Recep Tayyip Erdoğan AKP, Selahattin Demirtaş HDP Meclis Grubunca aday gösterilirken; VP Genel Başkanı Doğu Perinçek, İP Genel Başkanı Meral Akşener, SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, her biri en az yüzbin seçmenin imzasıyla aday olmuştur (6) . HDP’nin Cumhurbaşkanı Adayı, eski Eş Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili, Kasım 2016’dan bu yana Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 104-105 ve 108. maddelerinde şüpheli ve sanıklara tanınan olanaklardan yararlandırılarak seçim çalışmaları için salıverilmemesi ve –sosyal medya dışında– seçim propagandası olanaklarından yoksun bırakılması, eşit koşullarda yarış ilkesine aykırı bir durumdur.
4. Seçimlerin Öne Alınmasının Temel Nedeni
Öyle anlaşılıyor ki, 27. yasama dönemi milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin öne alınmasının temel nedeni, 6771 sayılı Kanun’la yapılan radikal Anayasa değişikliğiyle getirilen ve yanıltıcı bir terimle “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” olarak adlandırılan alaturka başkanlık sisteminin tez elden yürürlüğe konulmak istenmesidir. Çünkü 6771 sayılı Kanun’la yapılan Anayasa değişikliğiyle getirilen hükümler arasında bir rejim değişikliği niteliği taşıyanların tümü, “birlikte yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda Cumhurbaşkanının göreve başlayacağı tarihte” yürürlüğe girecektir (m. 18/a). Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu Anayasa değişikliğinin “Cumhuriyet döneminde yaşadığımız siyasî ve ekonomik krizlerin en önemli sebeplerinden biri olan yönetim sistemimizdeki tıkanıklıkların aşılmasına vesile olacağına” inanmaktadır (7) . Getirilen yeni sistem, başkanlık sisteminin denetim ve denge mekanizmalarından yoksun bir tek adam yönetimidir. Cumhurbaşkanı, Meclis’ten yetki almasına ve Meclis’e sunmasına gerek olmaksızın “yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi” çıkarabilecek (m. 8 ile değişik AY m. 104/XVII, krş. AY m. 91), böylece başkanlık sisteminde söz konusu olmayan biçimde yasama yetkisine ortak olacak; buna karşılık üye sayısı 600’e çıkarılan Meclis (m. 2 ile değişik AY m. 75), Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen bir kanunu ancak “üye tamsayısının salt çoğunluğuyla” (301 oyla) kabul edebilecek (m. 16/C ile
değişik m. 89). Bu, Cumhurbaşkanına veto yetkisi tanınması demektir. Cumhurbaşkanı, üye sayısı 15’e indirilen Anayasa Mahkemesi’nin 12 üyesini (m. 16 ile değişik AY m. 146/III), 13 üyeli Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun Adalet Bakanı ile birlikte 5 üyesini seçecektir (m. 14 ile değişik AY m. 159/III). Cumhurbaşkanınca atanacak ve görevlerine son verilecek, kendisine karşı sorumlu yardımcıları ve bakanlar olacak (m. 10 ile değişik AY m. 106/IV-V). Buna karşılık Meclis’in güveniyle çalışacak ve Meclis’e karşı sorumlu olacak bir Başbakan ve Bakanlar Kurulu bulunmayacak. O nedenle Meclis’in daraltılan denetim yetkileri arasında artık sözlü soru, gensoru yetkisi yok (krş. m. 5 ile değişik AY m. 87, m. 6 ile değişik AY m. 98; m. 18/a). Cumhurbaşkanının cezaî sorumluluğu genişletilmiş olmakla birlikte; gerek Cumhurbaşkanı hakkında bir suç işlediği, gerek yardımcıları ve bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla Meclis soruşturması açılması amacıyla önerge verilmesi için TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğu (301 imza), soruşturma açılması için üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyu (360 oy), Yüce Divana sevk için üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyu (400 oy) gerekecek (m. 9 ile değişik AY m. 105/I-III; m. 10 ile değişik AY m. 106/V-VII).
Görüldüğü gibi, 6771 sayılı Kanun’la yapılan Anayasa değişikliği yalnız yürütmeyi elinde tutacak değil, aynı zamanda yasamaya ortak olacak, yargıyı kontrol altına alacak bir tek adam yönetimi getirmektedir. Bu tür yetkiler, denendikleri başka ülkelerde dikta rejimlerine yol açmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimdeki
tıkanıklıkları açacağına inandığı Anayasa değişiklikleri, denetim sistemi zorlaştırılmış, denge mekanizmaları olmayan bir alaturka başkanlık sistemi getirmektedir. Böyle bir sistem, Türkiye için çıkar yol değildir.
5. Sonuç
24 Haziran 2018 günü sandık başına giden seçmen, her iki seçim için oylarını bütün bunları düşünerek kullanacaktır. Türkiye, tarihî bir dönemecin eşiğindedir.
Milletimiz, böyle bir çıkmaz sokağa girmek yerine, 6771 sayılı Kanun’la yapılan Anayasa değişikliğini kaldıracak ve Türkiye’nin 1876’dan bu yana çeşitli evrelerden
geçerek uygulamaya çalıştığı parlâmenter sistemi güçlendirerek yeniden kuracak bir Meclis ve bu yoldaki yeni Anayasa değişikliğini halkoyuna sunacak bir
Cumhurbaşkanı seçmelidir (AY m. 175/V-VI). Yüksek Seçim Kurulu’nca Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 98. maddesinin IV.
fıkrasına aykırı bir uygulama ile sonuçları ilân edilen 16 Nisan 2017 halkoylamasından (8) sonraki gelişmeler ışığında yeni bir değerlendirme yapılmasında
Anayasa’mızın 1, 2 ve 4. maddeleri gereğince Türkiye Devletinin “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” şekli olan ve halk yönetimi anlamına gelen Cumhuriyet ile onun “demokratik hukuk devleti” nitelikleri açısından büyük yarar vardır.
__________________________
* Bafra Haber, Haziran 2018, S. 115, s. 1, 10. (1) Bu konudaki haberler için bk. Milliyet, 18.4.2018, s. 1 “Seçim Çıkışı”, 17 “26 Ağustos’ta seçim çağrısı”. (2) Bu konudaki haberler için bk. Milliyet, 19.4.2018, s. 1 “Cumhurbaşkanı Erdoğan Seçim Tarihini Açıkladı: 24 Haziran”, 18 “Erdoğan ve Bahçeli anlaşma sağladı: Erken seçim 24 Haziran’da” ; Sözcü, 19.4.2018, s. 1 “Acil Seçim 24 Haziran’da”, 12 “Baskın seçim”. (3) 20.4.2018 tarih ve 1183 sayılı TBMM Kararı. TBMM Seçimlerinin Yenilenmesine Dair Karar için bk. T. C. Resmî Gazete, 20.4.2018, S. 30397 Mük., s. 1. (4) Yüksek Seçim Kurulu’nun 27. dönem milletvekili genel seçimine katılabilecek 10 siyasî partinin tespit ve ilânına ilişkin 22.4.2018 tarih ve 264 sayılı Kararı için bk. T. C. Resmî Gazete, 22.4.2018, S. 30399 Mük., s. 1-5; bu partilere 11. olarak Hür Dava Partisi’ni ekleyen 25.4.2018 tarih ve 287 sayılı Kararı için bk. T. C. Resmî Gazete, 25.4.2018, S. 30402, s. 1-4. (5) Yüksek Seçim Kurulu’nun 27. dönem milletvekili genel seçimi kesin aday listelerinin ilânına ilişkin 30.5.2018 tarih ve K. 668 sayılı Kararı ve ekindeki kesi aday listeleri için bk. T. C. Resmî
Gazete, 30.5.2018, S. 30436 Mük., s. 1 vd, 3-183. (6) Yüksek Seçim Kurulu’nun Cumhurbaşkanı seçimi kesin aday listesinin ilânına ilişkin 12.5.2018 tarih ve K. 472 sayılı Kararı ve ekindeki kesin aday listesi için bk. T. C. Resmî Gazete, 13.5.2018, S. 30420, s. 39-42. (7) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuşması ile ilgili haber için bk. Milliyet, 18.4.2018, s. 16 “2019 Vurgusu”. (8) Yüksek Seçim Kurulu’nun l6 Nisan 2017 halkoylaması sonuçlarının tespit ve ilânına ilişkin 27.4.2017 tarih ve 663 sayılı Kararı için bk. T. C. Resmî Gazete, 27.4.2017, S. 30050 Mük., s. 1-11.