Genel Başkanımız Sayın Önder Aksakal, TBMM Genel Kurulunun bugünkü oturumunda gerçekleştirdiği konuşmasında, Demokratik Sol Parti’nin 40. ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 42. kuruluş yıldönümlerini kutlayan Aksakal, DSP ile KKTC’nin genetik kodlarının ayrılmaz olduğunu vurgulayarak, küresel emperyal sistemin Kıbrıs üzerindeki hesaplarını eleştirdi ve iki devletli çözüm dışında bir seçeneğin olamayacağını ifade etti. Ayrıca Bülent Ecevit’in demokrasi mücadelesini ve halkçı politikalarını vurguladığı açıklamasında, 12 Eylül darbesi öncesi CHP’deki misyonunu eleştirdi, darbeci generallerin tüm siyasi partileri kapatma kararını eleştirdi. Ecevit’in DSP’yi kurarak özgün politikaları hayata geçirdiğini ve halkçı ekonomi anlayışıyla devlet yönetiminde önemli başarılar elde ettiğini hatırlattı.
Genel Başkanımız Sayın Önder Aksakal konuşmasında; Demokratik Sol Partinin 40.ncı, KKTC’nin 42.nci kuruluş yıldönümleri münasebetiyle söz aldım, yüce heyetinizi, ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi ve Kıbrıslı soydaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Her zaman dile getirdiğimiz bir husus vardır ki o da Demokratik Sol Parti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin genetik kodları birbirinden ayrı değildir.
Bu hassasiyetin diğer siyasi yapılarımızın birçoğunda var olduğu gerçeğini yadsımadan en belirgin farkını ortaya koymak gerekirse, bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin temelleri 1974 yılında gerçekleştirilen Barış harekâtıyla atılmıştır ve o karardaki imzalardan biri de dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e aittir.
Barış harekâtının üzerinden 51 yıl, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız devlet olarak tüm dünya ve tarih önünde ilân edilmesinin üzerinden 42 yıl geçmesine rağmen küresel emperyal sistem Kıbrıs Adası merkezli Doğu Akdeniz’deki hesap ve ideallerinden vazgeçmiş değildir.
Öncelikle Güney’de yer alan Rum kesimindeki yapıyı Kıbrıs adasının tek yönetimi olarak tanıyıp, orayı aynı zamanda AB içine almakla kendilerince bir aşama kaydetmiş gibi görseler de nihai aşamada bunun asla kabul edilemeyeceğini, Ada’da iki devletli çözümden başka seçenek olamayacağını er geç anlayacaklar ve Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımak zorunda kalacaklardır.
Türkiye Cumhuriyeti bu konudaki kararlı duruşunu değiştirmediği ya da süreç içinde bir zafiyet göstermediği müddetçe bu gerçekleşecektir.
19 Ekim’de yapılan seçimlerde Sayın Tufan Erhürman’ın halkın büyük desteğini alarak Cumhurbaşkanlığı makamına getirilmesi, Kıbrıslı soydaşlarımızın bağımsızlık yolundaki kararlılığından sapmaları değil tam aksine bu süreci taze bir kan değişimiyle, daha kararlı ve inançlı mücadeleyle sonuca ulaştırma amacına hizmet edecektir.
Türkiye’nin Kıbrıs politikası ne Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ne de Türkiye’de yaşanan iktidar değişikliklerine göre farklılık gösteremez. Dolayısıyla Kıbrıs politikası bir devlet politikasıdır ve sonsuza kadar da aynı kapsamda kalacaktır.
Bu vesileyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânının 42.nci yılını bir kez daha yürekten kutluyorum.
Bu kutsal toprakları yeniden vatan yapmak için ilk kıvılcımı yakan Dr. Fazıl Küçük başta olmak üzere, Kıbrıs davasının yılmaz savaşçısı “Toros” Rauf Denktaş’ı, kurtuluşun kararına imza atan Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit’i, Mücahit Erbakan’ı, bu mücadelede göğsünü siper etmiş başta Türk Mukavemet Teşkilatının kahramanları olmak üzere tüm şehitlerimizi ve ebediyete irtihal etmiş gazilerimizi saygıyla, minnetle ve rahmetle yad ediyorum. Mekânları cennet, makamları âli olsun.
Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri,
Türk siyasetinde yaşanan hiçbir olay ve gelişme dünya siyasetinin ve küresel konjonktürün yarattığı etkilerin dışında kalmamış, bilâkis üzerinde var olduğumuz toprakların jeopolitik özelliği sebebiyle tarih boyunca emperyalist güçlerin hedefi olmaktan kurtulamamıştır.
Yakın tarihimizde tüm bu gelişmeleri olması gerekenden daha hassas ve nitelikli olarak izleyen, yorumlayan, kadim Türk devletinin sonsuza kadar yaşaması ülküsüne inanmış bir siyasetçi olarak Bülent Ecevit her zaman öne çıkmıştır.
12 Eylül öncesi süreçte Cumhuriyet Halk Partisi’nin 3.ncü Genel Başkanı olarak bu misyonunu lâyıkıyla yerine getirmiş ise de darbeci Generallerin Atatürk’ün kurduğu CHP dahil tüm siyasi partileri kapatma kararı sonrasında bu karara karşı başlattığı hukuki mücadelesinde kendi deyimiyle “..12 Eylül döneminde yoğun bir demokrasi mücadelesi verdik. Mücadelenin güçlüklerini göze alamayanlarla yollarımız ayrıldı ve DSP’yi kurduk.” diyerek CHP ile yollarını ayırmış ve Demokratik Sol Parti’nin özgün politikalarını hayata geçirmenin mücadelesine girişmiştir.
Kalkınmanın köyden ve köylüden başlaması gereğini ortaya koyarak halkçı ekonomi politikalarını kısmen “Pazar ekonomisi” adı altında serbest piyasa kurallarıyla, özel sektörün çekimser kaldığı alanlarda devlet girişimleriyle buluşturabilmiş ve tam 40 yıl önce çıktığı bu yolda birinde 66 Milletvekiliyle tek başına olmak üzere üç kez devlet yönetiminde yer almayı başarmıştır.
Bu başarıların en önemlisi, bugün “yana yakıla” arayışına girdiğimiz terörsüz Türkiye’yi 1999 yılında PKK terör örgütü elebaşının enterne edilmesi ve aynı dönemde hem PKK hem de HİZBULLAH terör örgütlerinin bitirilmesindeki duruşu olmuştur.
Emperyalist sistemin dayattığı sömürgeci politikaları tüm siyasi yaşamında şiddetle ve kararlılıkla reddetmiş, Kıbrıs Barış Harekâtı, Haşhaş ekim yasağını kaldırması, PKK elebaşının teslim edilmesinin sağlaması, Amerika’nın Irak’ı işgal stratejilerine karşı durması gibi milliyetçi yurtsever duruşu onun bu başarılarının ve bugünkü saygınlığının temel gerekçeleri olmuştur.
Bu duruşunu ve Demokratik Sol Partililiğini 19 yıl önce aramızdan ayrıldığı 05 Kasım 2006 yılına kadar tereddütsüz sürdürmüştür.
Değerli Milletvekilleri,
Biliyor ve inanıyorum ki her ne kadar ayrı kulvarlarda siyaset yapıyor olsak da Türk milletinin tamamına yakını Bülent Ecevit’in dürüst ve yurtsever kişiliğine dair hak ettiği değeri her zaman vermiştir.
Bizler de Bülent Ecevit’in öğretileriyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalması için Atatürk’ün izinde, devletimizi ve milli çıkarlarımızı korumak, lâik – demokratik cumhuriyetimizi yüceltmek, halkçı politikalarımızla toplumsal refahımızı güçlendirmek, yenilikçi ve devrimci anlayışımızla tam bağımsız Türkiye’yi çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için var gücümüzle çalışıyoruz, çalışacağız, Demokratik Sol politikaları yeniden iktidara taşıyacağız!
Türkiye’nin buna şiddetle ihtiyacı olduğu da açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Bu vesileyle Demokratik Sol Partimizin kuruluşunun 40.ncı yılını ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının 42.yılını bir kez daha yürekten kutluyor, yüce Meclisimizi, Kıbrıslı soydaşlarımızı ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum." ifadelerini kullandı.