DSP Parti Meclisi ve MDK İlk Toplantılarını Yaptı.
Demokratik Sol Parti Parti Meclisi ve Merkez Disiplin Kurulu Genel Başkan Önder AKSAKAL başkanlığında ilk toplantılarını yaptı.
27 Kasım 2016 tarihinde toplanan 10. Olağan Kurultay sonrası seçilen DSP Parti Meclisi il toplantısında 2017 yılı taslak bütçeyi görüşerek onayladı. Ayrıca Merkez Disiplin Kurulu, parti tüzüğü gereği kendi arasında seçim yaparak MDK Başkanlığına Ragıp HAZAR’ı, Sekreterliğe’de Şaamettin EMEKTAR’ı seçerek görevine başladı.
DSP Genel Başkanı AKSAKAL toplantı öncesi bir basın açıklaması da yaparak gündemi değerlendirdi. Kayseri’de yaşanan canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren şehitler için başsağlığı dileklerini de ileten AKSAKAL, “Neredeyse her gün bir terör saldırısıyla karşı karşıyayız, bunun artık sonunun getirilmesi şarttır.” dedi. AKSAKAL’ın basın açıklaması şöyle:
“Saygıdeğer Basın mensupları, değerli arkadaşlarım
Partimizin 10. Olağan Kurultayını büyük bir inanç ve kararlılıkla gerçekleştirdik.
Demokratik Sol Partiyi yok saymak isteyen kesimlere ve bizi tamamen yok etmeye çalışan sisteme karşı direnişimizin her geçen gün daha da güçlenerek sürdüğüne tanık oluyoruz.
Uzun zamandır ilk kez örgütlerimiz, tamamen kendi yarattıkları olanaklarla bu tip bir etkinliğe katılıyorlar.
Partimizin kuruluş yıllarında olduğu gibi, dişinden tırnağından, evinden çocuğundan kısarak.. bulunduğu yörenin yerel yönetimlerinden destekler alarak “örgüt” olduğunun yeniden farkına vararak bu çalışmaların öznesi oluyorlar.
İşte yapmaya çalıştığımız olay tam da budur.
15 yıldır orantısız bir güç kullanımının muhatabıyız.
Bazı partiler devletten aldıkları bütçelerle siyaset yaparken, Demokratik Solcular kendi kısıtlı olanaklarıyla umutlarını harman edip, ülkenin kötü kaderini değiştirmek, toplumun “insanca yaşam” koşullarını yaratmak uğrunda bir gayret göstermektedir.
Geldiğimiz noktada parlamento muhalefeti iktidarın dümen suyuna girmiş, yıllarca hiç bir şey üretememiş olmanın yorgunluğu ve yılgınlığıyla adeta beyaz bayrak çekerek teslim olmuştur.
Son günlerde ortaya attıkları “birlik, beraberlik” söylemleri altında, dün başkalarıyla söyledikleri o meşhur şarkıyı Ak Parti, bugün CHP ve MHP’lilerle birlikte söyleyecek görünüyorlar.
“Beraber yürüdük biz bu yollarda!” diyecekler.
Değerli kardeşlerim,
Bu durum kabul edilemez. Demokrasi bu değil!
Muhalefettekiler öncelikle şunu sormak mecburiyetindedir:
- “Bugüne bizi kim getirdi?” Ülkeyi bu çıkmaza muhalefet partileri mi soktu?
- Ekonomi yerlerde sürünüyor, beş kişiden biri işsiz.. Devletin olanaklarını, seksen yıllık kazanımlarını muhalefet mi iç etti, muhalefet mi çar-çur etti?
- Her gün şehit haberi, her gün patlama, çatışma. İnsanlar sokakta gezemez hale geldi, nerede öleceğini bilemez hale geldi.. Çözüm süreci adı altında terör örgütlerinin yurdun dört bir yanında çöreklenmesine, silah-mühimmat yığınağı yapmasına muhalefet mi ortam sağladı?
- Onbinlerce sayıya ulaştıkları anlaşılan devlet düşmanları bürokrasiyi, ekonomiyi ele geçirmiş, peygamber ocağı Ordumuzu içten içe işgal etmiş, Genel Kurmay Başkanını, Kuvvet Komutanlarını ve hatta Cumhurbaşkanını kendi yaverleri korumaları esir alır hale gelmiş.. Devletin kılcal damarlarına kadar sızmış olan hainleri, devlet düşmanlarını muhalefet mi yerleştirdi, besledi, korudu- kolladı?
- Sahte belgeler üreterek insanları hapishanelere tıkmışlar, sahte suikast ihbarlarıyla devletin en mahrem bilgilerini ele geçirmişler, önemli görevlerde bulunmuş yurtsever insanların yaşamlarının en güzel yılları işkenceler altında PKK’lıların, FETÖ’cülerin gizli (!) tanıklığında tarumar edilmiş.. Bunların şimdi kaçak olan savcısının altına zırhlı makam aracını muhalefet mi verdi?
Bu soruları daha da çoğaltabiliriz.
Değerli arkadaşlarım, bu vaziyet meclisteki partilerin tümünün içinde yer aldığı bir ihanet projesinin parçası değilse, en masum ifadesiyle aymazlıktır!
Evet; Türkiye büyük bir badirenin içindedir.
Evet; 15 Temmuz’da bu tehlikenin milletçe önüne geçilmiştir.
Evet; Etrafımız kuşatılmış, ekonomimiz kıskaç altına sokulmuş, ne Avrupa’da, ne Ortadoğu’da ne de Amerika’da dostumuz kalmamıştır.
Evet; halk ekonomik sıkıntıların boyunduruğu altına sokulmuş, kımıldayamaz hale getirilmiş, geleceğe dair tüm umutlarını yitirmiştir.
O zaman parlamentodaki muhalefetin şunu demesi gerekiyordu:
“Eeyy iktidar partisi, yıllarca dini kullanarak, insanlara cenneti vadederek iktidara geldin, bu ülkeyi 15 yılda cehenneme çevirdin. Sen bu işi beceremedin, başımızı dertten derde soktun, evet ‘birlik-beraberlik’ olmalı ancak hele bir kenara çekil.. bak; ‘Hata yaptık, Allah bizi affetsin, milletimiz bizi affetsin’ de diyorsunuz, bu badireden ülkeyi ancak biz çıkarırız.”
Anlaşılıyor ki ne CHP, ne de MHP bunu diyebilecek durumda değil.
O zaman görev Demokratik Sol Parti’ye düşüyor.
Buradan ben de SEFERBERLİK ilân ediyorum!
Tüm partililerimize, tüm Atatürkçülere, tüm yurtseverlere!
Devletin ve milletin makûs talihini yenebilmesi için yeniden vaziyet almalıyız, daha sıkı çalışmalıyız.
ATATÜRK’ün bize emaneti Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatmak için, BÜLENT ECEVİT’in bize mirası olan Demokratik Sol Parti’yi yeniden iktidara taşımalıyız.
Zorlu bir yolun başlangıcındayız.
Yarınları düşünün.
15 yıl önce yaptığımız uyarıları, iktidar sahipleri ancak anlayabilmiş görünüyor. Ülkenin Libya’ya, Irak’a, Suriye’ye çevrileceğinden söz ediyorlar.
Şunu bilin ki; bu tehlikeyi sizler de hissetmeye başlamışsanız durum gerçekten vahim.
Bu kaderi sizin gibi dirayetsiz siyasetçiler değiştiremez. Ancak Demokratik Solcular bunu başarabilir, gelin eteğinizdeki taşları dökün. Biz bu zorlu göreve talibiz. Halkın ve ülkenin geleceği için talibiz. Evet siz iktidarı kaybedeceksiniz ama Vatanı kazanacaksınız, geleceğimizi kazanacaksınız.
Bunu yapmaya mecbursunuz.
Aksi halde ne Allah, ne Millet, ne de Tarih sizi affetmeyecektir.!”