DSP Lideri AKSAKAL: “Yeniden Demokrasi Çizgisine Gelin!”
DSP Genel Başkanı Önder AKSAKAL, DSP Genişletilmiş Bölge İl Başkanları Toplantısına katılmak için gittiği İzmir’de DSP İl Başkanlığında bir basın toplantısı düzenledi.
15 Temmuz darbe kalkışmasının yıl dönümü ve demokratik işleyiş üzerine Demokratik Sol Parti’nin görüşlerini paylaşan AKSAKAL açıklamasında şunları söyledi:
Değerli basın mensupları,
15 Temmuz darbe kalkışmasının üzerinden 1 yıl geçti.
Herkes kendine göre bir darbe, kendine göre bir demokrasi, kendine göre bir adalet anlayışında.
Darbe kalkışması gecesinde sokağa dökülen ve bir şekilde yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Onları, inandırıldıkları doğrular uğruna canlarını feda ettikleri için bir kez daha saygıyla anıyorum.
Yaşanan bu olayın temel gerekçeleri ve failleri henüz tam olarak ortaya konulamadı.
Devlet yapısı içerisine çöreklenmiş bir çetenin, muhtemelen bazı dış güçlerce de lojistik olarak desteklenmesi suretiyle bu kalkışmayı gerçekleştirmesi karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer güvenlik güçlerinin vatansever, Atatürkçü kadroları halkla birlikte karşı koyarak püskürtmeyi başarmıştır.
İktidardaki AKP kadrolarının, bu başarıdan her fırsatta kendilerine paye çıkarma gayretleri, bu güruhun devlet içindeki yapılanması sürecinde üstlendikleri misyon ve sorumluluklarından vareste tutulmalarına yetmeyecektir.
Değerli basın mensupları,
15 yılın sonunda ülkemizin getirildiği noktada elle tutulur, övünerek konuşabileceğimiz hiçbir şey kalmamıştır.
Ne içeride huzurumuz, ne de dışarıda onurumuz ve dostumuz kalmıştır.
Tüm koşularımızla sorunluyuz. Hatta AB ülkeleriyle ve hatta Amerika’yla.. Rusya’yla.
Bakanlarımız Avrupa ülkelerine sokulmuyor, Cumhurbaşkanımızın bu ülkelerde kendi yurttaşlarıyla buluşmasına, onlarla konuşmasına izin verilmiyor.
Güneyimizde yaşananlar, Kıbrıs’ta gelinen nokta, Ege’deki adalarımızın işgal altında olması.. Ekonomideki batağa hiç girmiyorum, yoksa burada sabaha kadar kalırız.
Kısacası freni patlamış kamyon gibi kontrolünü kaybetmiş bir hükümetle bilinmeze doğru hızla sürükleniyoruz.
Böyle bir hale getirilmiş Türkiye manzarası hepimizi derinden yaralamaktadır.
Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın mangalda kül bırakmayan açıklamaları, yaşanan gerçeği örtmeye yetmiyor. Bölünmez bütünlüğümüz ve üniter birliğimiz hiç olmadığı kadar tehdit altına sokulmuştur.
Dikkat ederseniz zaman zaman kendileri de bunu ifade etmek zorunda kalıyorlar.
Ulusal birlik ve beraberlik, istikrarlı bir demokrasi rejiminin temel şartıdır.
Demokrasi, halkın kendi kendisini yönetme rejimidir.
Halkın temsil edildiği en yüce karar mekanizması parlamento olduğuna göre, neden bu yapı işlevsiz hale getirilmek isteniyor? Çok açık;
AKP iktidarı, bu darbe girişimini kendi kafasının arkasında beslediği çağdışı toplum yaşamını kurgulama amacıyla bir fırsat gibi kullanmakta ve devleti sözde “fetöcü” teröristlerden temizliyormuş görüntüsü altında başka cemaatlerin etkinliğini ve iradesini hakim kılmak suretiyle 94 yıllık Cumhuriyet rejiminin temel değerlerini de birer birer aşındırmaktadır.
Bugün AKP tek başına iktidar olduğu gibi, MHP’yi de sistemin içine dahil ederek daha güçlü bir sandalye sayısına ulaşmıştır.
Hangi kanunu, hangi uygulamayı gerekli görüyorsa bunu yasalaştırabilmesin önünde herhangi bir engel de yoktur. Peki, niçin bu ülke 20 Temmuz 2016’dan bu yana OHAL koşullarında yönetiliyor?
Şimdi 15 Temmuz’da yaşanan alçak darbe kalkışmasının yıldönümünde yeniden insanlar meydanlara çağrılıyor, sözde demokrasi nöbeti tutulacakmış.
TBMM’de değiştirmeye çalıştıkları İç Tüzük’le milletvekillerini tamamen bankamatik vekil haline getirmeye çalışan bir iktidarın demokrasi nöbeti samimiyetine inanır mısınız?
Adil bir seçim sistemi olmadan oluşan parlamentoda bulunmayı, siyasi faaliyetlerini ve seçim çalışmalarını devletten aldıkları paralarla, ellerindeki örtülü ödeneklerle yaparken başka partilerin bu çalışmaları evlerinin, çoluk-çocuklarının rızkından keserek yapmasını, hayatımızı teslim ettiğimiz hukuk adamlarının açık kanunsuzluklarını içine sindirebilenler ve anayasaya aykırı olan kanunları bile bile meclisten geçirerek bugünkü kaos ortamının müsebbibi olanların adil olabileceklerine ya da demokrasi vaatlerine güvenebilir misiniz?
Bir ülkede halkın Demokrasi’yi korumak için gece yarılarına, sabahlara kadar meydanlarda bulunmak zorunda olmasının “demokratik ve makul” açıklamasını yapacak biri varsa beri gelsin.
15 yılda ne demokrasi, ne hukuk, ne de adalet bıraktılar.
Parlamentoda bulunan dört parti, el birliğiyle şu güzelim ülkeyi per perişan ettiler.
Bakın şimdi de iktidar payandası, dibek dövenin hınk deyicisi, buçuk muhalefet partisi MHP’nin genel başkanını ibretle izliyoruz. “Türkiye’nin, sıkıştığı alandan, kıstırıldığı karanlık sokaktan çıkmanın amansız mücadelesini verdiğini” söylüyor. Güler misin, ağlar mısın?
Buradan sayın Bahçeli’ye sormak isterim, 2002’de DSP hükümetinde iktidar ortağıydınız.. AKP’ye karanlık sokakta kıstırılmış bir Türkiye mi teslim etmiştiniz?!
10 senedir Meclistesiniz.. Türkiye karanlık sokaklara sürüklenirken siz neyle meşguldünüz? Twitter hesabınızdan muhabbete mi dalmıştınız?
Yunanlılar bütün adaları işgal ettiler, gıkınız çıkmıyor.
Lafa geldi mi milliyetçilermiş.. ülkücülermiş (!)
Konu vatan olunca, millet olunca fedakârlıkta sınır tanımazlarmış (!). Hadi oradan!
40 senedir terör var bu ülkede ve bugün Türkiye Cumhuriyeti devletini parçalamaya çalışan egemen sistem tüm hızıyla çalışıyor. Niye gitmiyorsunuz güney doğuya?
Süleyman Şah türbesini gece yarısı can havliyle kaçıranlarla şimdi kanka oldunuz ne hikmetse?
Demokrasilerde, tehdit eden, hakarethamis ve silahlı çete elebaşılarının ağzıyla konuşan siyasetçi olamaz. Kendinize gelin artık!
Değerli basın mensupları,
15 Temmuz darbe kalkışmasının yıldönümünde DSP olarak yine görevimizi yapıyoruz.
İktidarı ve parlamentodaki muhalefeti aklıselime, yeniden demokrasi çizgisine gelmeye çağırıyoruz.
İç güvenlik konusunda olsun, kamu düzenini ilgilendiren başka konularda olsun, sivil yönetimi etkili kılmanın koşullarını acilen yaratın.
Derhal parlamento içindeki ve parlamento dışından devlet yönetmiş partilerin temsilcilerinin oluşturacağı ve ortak sorumluluk üstlenecekleri bir yansız hükümet kurulmasını sağlayın.
Hatta bunu Anayasa kuralı haline getirin. Böylelikle olağanüstü dönemlerde siyasi partilerin uzlaşma, dayanışma ve işbirliği yolunu da açmış olacaksınız ve güvenlik gerekçesiyle alınacak olağanüstü önlemlerin başka amaçlarla kullanılmasını, taraf tutar biçimde uygulanmasını veya demokrasiyi zedelemesini önlemiş olacaksınız.
Böylece toplumda yaşama hakkı, güvenlik ve barış, demokratik hukuk devleti kuralları içinde korunur ve sağlanır.
Dolayısıyla da suçlular yüzünden suçsuzlar, toplumun huzurunu ve güvenliğini bozanlar yüzenden toplum, ve demokrasi düşmanları yüzünden demokrasi, cezalandırılmamış olur.
Peki siz bunu yapar mısınız? Orası şüpheli.
Ama ilk seçimlerde DSP’nin kuracağı hükümette bunu gerçekleştirmek şimdiden sözümüz olsun.