DSP Lideri AKSAKAL: “Türkiye’nin Yeniden Düzlüğe Çıkabilmesi İçin Bu İki Partiden Acilen Kurtulması Gerekir.”
DSP Genel Başkanı sayın Önder AKSAKAL Trakya bölgesindeki çalışmaları çerçevesinde DSP Tekirdağ İl Başkanlığında bir basın toplantısı düzenledi.
Türkiye’nin yeniden düzlüğe çıkabilmesi, huzura ve güvene kavuşabilmesi için bu iki partiden acilen kurtulması gerektiğini belirten AKSAKAL şu görüşlerini kamuoyuyla paylaştı.
Saygıdeğer basın mensupları,
Değerli arkadaşlarım,
Demokratik Sol Parti olarak 2018 yılının ilk çalışmasını Tekirdağ’dan başlayarak Trakya bölgemizde gerçekleştiriyoruz.
Dün başladığımız ziyaretlerimize bugün Tekirdağ Süleymanpaşa, Edirne Enez ve Keşan olmak üzere yurttaşlarımızla buluşarak devam edeceğiz. Kısmet olursa yarın da Malkara ve Hayrabolu’dan sonra bir sonraki gün Kırklareli Lüleburgaz’da bazı sivil toplum kuruluşları ve sendikalarımızı ziyaret edeceğiz ve birkaç köyde oradaki vatandaşlarımızla kucaklaşacağız.
Sistematik olarak bir bilinmeze doğru sürüklenen ülkemizin, bu badireden çıkış yollarını anlatmaya devam ediyoruz.
Değerli basın mensupları,
15 yıl süren bir maceralı dönemin sonunda geldiğimiz noktada Türkiye çok kan kaybetmiştir.
Önemli ölçüde uluslararası itibar kaybı, hesaplanamayacak kadar büyük ekonomik yıkım ve tarifi imkânsız acıların yaşandığı bir ülke haline getirildik.
Türk milleti, bütün bu olanlara müstahak değildir.
Yaklaşık yüz yıl önce yönünü çağdaş medeniyetlere doğru çevirmiş bir toplumun, bu sürenin sonunda “muhatabı ve yol arkadaşı” Afrika’nın beşinci sınıf devletçikleri olamaz.
Ege denizinde özbeöz milli varlığı olan adalarının işgaline kayıtsız kalınırken, başka devletlerin başkentlerinin neresi olacağı konusu Türk milletinin gündemi ve Türkiye’nin sorunu olarak kabul edilemez.
Bir NATO ülkesi olarak hem Rusya ile, hem de Fransa ile silah anlaşması yapma girişimi, diplomatik savrulmanın dik âlâsıdır, görülmüş şey değildir.
İlkesiz ve tutarsız dış politikalar sonucunda AB kapılarında “kasap kedisi” muamelesine maruz bırakılmak, şanlı tarihimize sürülmüş kara bir lekedir.
Yeniden ve hızla yükselen çift haneli enflasyon rakamlarının oluşması, iktidarı tarafından açlığa, ana muhalefeti tarafından “kıt kanaat geçinme” kriterine sıkıştırılmış asgari ücretli toplum kesimlerinin feryatları, köylerinden yurtlarından edilmiş insanların Büyükşehir cenderesinde cinnet ortamına sürüklenmesi basiretsiz devlet yöneticiliğinin çarpıcı örneğidir.
Demokrasi, hukuk, adalet ve insan haklarının ortadan kaldırıldığı, öğretilmiş çaresizliğin dayatıldığı ve “ben yaptım oldu” anlayışıyla bir “tek adam rejimi” görüntüsünde Türkiye manzarası kabul edilemez.
O halde yapılması gereken, ilk fırsatta, ülkeye ve topluma bunları yaşatanlara sandıkta hesap sormaktır.
Sadece iktidar partisine değil, başta ana muhalefet partisi olmak üzere iktidara koltuk değneği olan diğer muhalefet partilerine de bu hesap sorulmalıdır.
Çünkü Türkiye, parlamentodaki bu partiler eliyle bugünlere getirilmiştir.
Değerli basın mensupları, değerli arkadaşlarım,
Türkiye iki partili bir sisteme dönüştürülmek isteniyor.
Kendisine verilen bu görevi yerine getirmek için çırpınan yapı sadece AKP değil, aynı zamanda, meclisteki varlığını sürdürebilme gayretinde olan CHP’dir.
Siz bakmayın bunların kavga ediyormuş rolündeki görüntülerine. İktidarının devamı için AKP ne kadar hukuksuz, ne kadar adaletsiz ve ne kadar pervazsız uygulamalar yapıyorsa, ana muhalefet partisi CHP de onun farklı bir versiyonudur.
Türkiye’nin yeniden düzlüğe çıkabilmesi, huzura ve güvene kavuşabilmesi için bu iki partiden acilen kurtulması gerekir.
Yeniden kurulduğu 1992 yılından bu yana 25 yıldır bir kez bile hükümet ortağı olamamış ve bugüne kadar kendine güvenini oluşturamamış bir ana muhalefet partisi, bugünkü Tayyip Erdoğan yönetimine karşı, onu yaratan zihniyetlerle ortak çıkış noktası arayışını telaffuz dahi edebiliyorsa sözün bittiği noktaya gelinmiş demektir.
Demokratik Sol Parti olarak bu çaresizlik anlayışını reddediyoruz.
Çıkış yolu vardır ve bu yol Demokratik Sol’un yoludur!
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde her partinin kendi Genel Başkanı Cumhurbaşkanı adayı olarak toplumun karşısına çıkmalı ancak, ilkesiz, içeriksiz ve samimiyetsiz davranışlarla, mevcut AKP iktidarının devamını garanti altına alacak çakma muhalefet partilerinin çapsız pansuman yöntemleriyle halkımız kandırmamalıdır.
Saygıdeğer basın mensupları,
Trakya bölgesi üretken, çalışkan ve laik Cumhuriyet ilkelerine sıkı sıkıya bağlı inançlı insanların var olduğu bir bölgemizdir.
Yaşam biçimiyle, üretim anlayışıyla, devletine bağlılığıyla Demokratik Sol politikaları her zaman benimsemiş ancak, Türkiye genelinde de yaşandığı gibi öğretilmiş çaresizliğin pençesinde esir kalmıştır.
Artık bu esaret bitmelidir, bitecektir.
Antidemokratik seçim barajları halkımızı, Trakya’lıları korkutamaz, yıldıramaz.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir baraj sınırlaması da yoktur. Bize düşen görev halkımızla buluşup onlara toplumsal olarak yeniden düzlüğe çıkışın çözüm önerilerini anlatmaktır.
Bugün geldiğimiz noktada biz sana mecburuz DSP, Türkiye sana mecbur DSP!