DSP Lideri AKSAKAL Tekirdağ’da halkla buluştu.
DSP Genel Başkanı ÖNDER AKSAKAL, Tekirdağ’da halkla buluştu.
Tekirdağ girişinde partililerle coşkulu bir konvoyla karşılanan AKSAKAL, daha sonra DSP Tekirdağ İl Örgütünün hazırladığı kahvaltıda basın mensuplarıyla buluştu. Burada yaptığı açıklamalarda ülkenin gündemi ve sorunlarına ilişkin görüşlerini paylaşan DSP Lideri AKSAKAL, “Ekonomi ne zaman batağa girdiyse, her seferinde bunu çıkarmak Demokratik Sol Partiye düşmüştür” dedi. Basın toplantısında AKSAKAL şöyle dedi:
“Türkiye Cumhuriyeti devleti ülkesi ve milletiyle büyük bir tehdit ve tehlike altındadır.
Uzunca zamandır yaşadığımız bölücü kalkışmanın esareti altında sağlıklı karar almaktan yoksun duruma düşürülmüş bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız.
Ülkemizin doğusunda ve güneydoğusunda yaşadığımız olayları, devleti yönetenlerin kafalarının arkasındaki yapıyı oluşturmak ve ayakta tutmak adına verdikleri ödünleri ve ülkenin büyük bir bataklığa, büyük bir karanlığa sürüklenmesi sürecini ibretle yaşıyoruz.
2002 yılında Demokratik Sol Parti’nin ve DSP’nin efsanevi lideri Bülent Ecevit’in, Irak’ın işgaline karşı çıkmasıyla başlayan bu süreç 14 yıldır her geçen gün ülkeyi biraz daha uçuruma sürükler şekilde devam ediyor.
Ülke, her gün gelen onlarca şehit haberiyle sarsılır oldu.
Ekonomide durum ise, devletin bütün borcu, 150 milyar dolar civarında teslim edilmiş AK Parti hükümeti eliyle bugün neredeyse trilyon dolarlara yaklaşır noktaya geldi.
Sanayide, tarımda, hayvancılıkta üretim durma noktasında. Çiftçilerimiz, üreticilerimiz, sanayicilerimiz hiç olmadıkları kadar çaresizlik içerisinde. Bu Türkiye halkı için bir kader değildir. Bunun mutlaka düzeltilmesi, bunun mutlaka normale döndürülmesi gerekiyor.
Adalet mülkün temelidir dediğimiz ve böyle bildiğimiz bir anlayışın artık tamamen ortadan kalktığına üzülerek şahit oluyoruz.
Ülkede anayasal düzen tamamen neredeyse ortadan kaldırılmış, başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere onunla birlikte çalışan tüm kurumlar yasaları ve anayasayı bir kenara bırakarak arzuladıkları şekilde ve defakto bir durumda devleti yönetmeye çalışıyorlar ama bu devleti yönetmek değil devleti batırmak sürecidir.
Yargının durumunu anlatmamıza gerek yok, hepiniz son günlerde görüyorsunuz, anayasal düzenimizin olmazsa olmaz kuralı kuvvetler ayrılığı ilkesiydi, bunu sayın Cumhurbaşkanı kendi anlayışına göre düzeltme yolunu tercih etti, “kuvvetler ayrılığı değil kuvvetlerin uyumu olması gerekir” dedi . Bunu hayata geçirmek için de şimdi var gücüyle çalışıyor.
Bundan sonraki sürece sanıyorum AK Partinin hayata geçirmeye çalıştığı süreç demek çok doğru olmayacaktır. Bundan sonraki süreç, tamamen sayın Cumhurbaşkanının kendi kafasına göre kendi dayattığı sistemle yaşanmaya başlanacak bir süreç olarak algılanmalıdır. Bunu her açıdan ispatlayacak davranışları ve hareketleri birlikte izliyoruz. Son 2 yıldır neredeyse Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığını temsil eden milli bayramları bazı gerekçelerle, sudan gerekçelerle ertelenmeye ya da törenler zayıflatılmaya çalışılıyor.
29 Ekim kutlamaları, 23 Nisan kutlamaları biliyorsunuz ertelendi, en son 19 Mayıs kutlamalarını da aynı şekilde akamate uğratan bir siyasi zihniyet var. Ve bunların ertelenmesi ya da olması gerektiği zamanda kutlanmamasının gerekçesi olarak da içinde bulunduğumuz terör ortamı ve şehitlerimiz bahane edildi.
Değerli arkadaşlarım, sevgili basın mensupları, bugün İstanbul’da İstanbul’un fethinin 563.ncü yıldönümünü kutlama programı yapıyor sayın Cumhurbaşkanımız. Ve devletin bütün olanaklarını pervazsızca kullanarak fetih kutlamaları yapılıyor.
Bu topraklar üzerinde yaşayan hiçbir fert, kendisini “Türk” olarak tanımlayan hiçbir kişi, etnik kökeni ne olursa olsun bu devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan hiçbir yurttaşımız İstanbul’un fethinden rahatsız değildir. 620 yıl hüküm sürmüş bir İmparatorluktan sonra işgal edilmiş, ortadan kaldırılmaya çalışılan bir devleti sahiplenmiş bir Cumhuriyet rejimi var.
Ben buradan sayın Cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum; 19 Mayıs’ı kutlamamak, belki de Fatih Sultan Mehmet’e en büyük hakarettir, geçmişteki atalarımıza en büyük hakarettir, eğer 1919 Samsun çıkışı gerçekleşmemiş olsaydı, siz bugün 563.ncü fetih yıldönümünü kutlayamıyor olacaktınız. 466.ncı senede kalmış olacaktınız. Bunları düşünmeniz gerekiyor. Eğer bu kafayla gidecek olursanız, yarın gelecek olduğumuz nokta 18 Mayıs 1919 günü gibi olur.
Ama ben inanıyorum ki, bugün Tekirdağ’da da gördük, hep birlikte de şahit olduk Demokratik Sol Partililer buna asla izin vermeyecekler.
Biraz önce, tarımın bitirildiğini, hayvancılığın bitirildiğini söylemiştim, bugün Türkiye’de borcu olmayan tek bir Allah’ın kulu yok. En masum borcu olan, komşusuna borçlu. Babasına borçlu, kardeşine borçlu. Bunun dışındakilerin tamamı ama banka kredileriyle, ama banka kartlarına olan borçlarıyla göbeklerinden bağlı hale gelmişler ve bunu da “maalesef” diyorum, devleti yönetenler kötüye kullanıyorlar. Bu bizim için büyük bir çıkmaz, toplum için büyük bir çıkmaz. Burada yurttaşlarımızı uyanık olmaya davet ediyorum. Kötüye gidişin sonu yok. Bir gün hep beraber bu enkazın altında kalırız, hiç kimse kalkamaz, onun için gözümüzü karartmamız gerekiyor. Bizi soyan bir bankacılık sistemi var bunu da bilmek gerekiyor.
Enflasyonu bize yüde 9-10 olarak izah eden bir ekonomi yapısı, bankalarla bize yüzde otuz faiz ödemeye mahkum ediyor. Bunun adı soygundur.
Buradan şunu çok net söylemek istiyorum, devlet ne zaman çamura battıysa Türkiye’de, bunu çıkarma görevi her seferinde sol siyasete verildi, ne hikmetse de hep biz düştü bu. 12 Eylül öncesinde Ecevit’e düştü, 12 Eylül sonrasında da Ecevit’e düştü. Bakın, 12 Eylül sonrasında DSP’den başka iktidar olan bir sol parti yok. Kendisine solcuyum diyen, sosyal demokratım diyen, cumhuriyetçiyim, Atatürkçüyüm diyen partiler var orta yerde. 12 Eylülden sonra Demokratik Sol Parti’den başka iktidar olan bir sol parti yok. Çünkü bu sıkıntıyı çözebilecek ne iradeleri, ne inançları, ne de niyetleri var.
O zaman buradan yurttaşlarıma ben yeniden sesleniyorum; birileri siyaset yaparken Allah’ı kullanarak siyaset yapıyor, dini kullanarak siyaset yapıyor, senin manevi duygularını sömürüyor.. bir başkası da Atatürk’ü kullanarak, cumhuriyet değerlerini kullanarak siyaset yapıyor, senin milli değerlerini sömürüyor. Bunlara izin vermeyelim.
Derdimiz ekonomi. Ülkede ekonomi batmış vaziyettedir, Trakya’da çiftçi kan ağlıyor, buğdayın, ayçiçeğinin taban fiyatı ne olacak belirsiz, geleceğe nasıl bakacağını bilemez vaziyette bir yaşam doğru bir yaşam değildir, devletlerin görevi toplumunu, ülkesini, devletini planlı programlı yönetmek ve kalkındırmaktır.
Ama dikkat edin, artık medyamızı gazetelerimizi, televizyonlarımızı takip edin her gün konuşulan hadise, ya terör, ya parlamentodaki partilerin kendi iç sorunları, birbirleriyle kavgaları.. milleti devleti vatanı düşünen kalmamış.
İktidar olarak İstanbul’un fethinin 563.ncü yılını kutluyorsun ama Amerika’ya gittin mi onbaşı karşılıyor seni. Yani Fatih Sultan Mehmet kalksa ilk önce kafasını koparacağı adam sensin. Bunu buradan açık ve net söylüyorum. Onun için bütün yurttaşlarımıza artık yeniden Demokratik Sol Partiye sahip çıkmalarını, devletin başına Demokratik Sol felsefeyi, Ecevitçiliği yeniden getirmeleri için birbirlerine omuz vermesini istiyorum, bir el ver, iktidar sözüm olsun diyorum.” dedi.
Daha sonra Tekirdağ’ın köylerinde vatandaşlarla buluşan AKSAKAL, Çerkezköy Ulusal Gençlik Derneğini, DSP Çerkezköy İlçe Başkanlığını ziyaret etti ve ardından amfi tiyatroda düzenlenen Bülent Ecevit’in 91. doğum yılı anma programı etkinliğine katıldı.