DSP Genel Başkanı Sn. Önder Aksakal’ın Konya’da Yapmış Olduğu Basın Açıklaması
Değerli basın mensupları,
Demokratik Sol Parti, bildiğiniz gibi 13 Aralık 2015 tarihinde gerçekleştirdiği Olağanüstü Kurultay ile gerek örgütsel geleceği adına, gerekse Türkiye siyasetinin geleceği adına önemli bir misyon üstlenmiştir.
Ülkemiz siyaseti, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çok önemli bir takım sözde direnişlerle karşı karşıya kalmıştır. Bu dirençlerin bir kısmı devletin üniter yapısına, bir kısmı laik-demokratik-hukuk devleti yapısına karşı gelişmiştir.
Son 35 yıldır da, ülkenin doğu ve güneydoğusunda süregelen bir kalkışmayla karşı karşıyayız.
Bu kalkışma, 97 yıl önce topraklarımızı işgal altına alan ve bu hevesleri kursaklarında bırakılan egemen güçlerin, bitmek tükenmek bilmeyen intikam duygularına ve o günkü emellerini yeniden hayata geçirmek amacına, yerli işbirlikçilerinin doğrudan hizmetidir demek yanlış olmayacaktır.
Demokratik Sol Parti olarak devletin ve milletin birliğine karşı yürütülen bu saldırılara karşı “Türkiye Hepimizin”sloganıyla yol çıktık ve ilk toplantımızı Diyarbakır’da yaptık.
Çok partili sisteme geçildiğinden bu yana Atatürk ilke ve devrimlerine karşı, demokrasiyi ve çağdaşlaşmayı hedef alan siyasi hareketler (başta Demokrat Parti), SOL’u inançsız, ahlaksız, vatansız olarak tanıtma gayretine girmiş ve üzülerek belirtmeliyim ki bu konuda oldukça başarı elde etmişlerdir.
Bu gayretler bugün de hız kesmeden sürmektedir. İktidardaki AKP başta olmak üzere kendilerini siyasetin sağında tanımlayan partiler hâlâ din, bayrak, vatan kavramlarını kullanarak kendi çıkar iktidarlarını sürdürme gayretindedirler.
DSP olarak bu değerler üzerinden yapılan siyasi sömürüyü kınıyoruz ve reddediyoruz!
İnançlara saygılı, vatanına-milletine bağlı, bağımsızlığımızın nişanesi al bayrağımızı canından çok seven insanların bir arada olduğu partidir Demokratik Sol Parti.
Onun için bu kez Türkiye’nin orta yerinden, tam merkezinden KONYA’dan haykırıyoruz;
Emeğe ve sermayeye saygı çerçevesinde, insanca bir yaşamın tesis edilmesi, gelecek nesillerimizin milli birlik ve beraberlik duygularıyla inandıkları gibi yaşamlarını kurgulayabilecekleri Tam Bağımsız Türkiye idealiyle İktidara talibiz.
Yıllardır kendilerini SAĞCI olarak tanımlayan ve halkın din duygularını, milli duygularını istismar ederek oylarını alanların bugün ülkeyi ne hale getirdikleri ortadadır.
Sözde “istikrar” adına, onların kişisel ihtirasları uğruna başımıza gelmeyen kalmadı. Bu yüzden Nüfusun yüzde doksanı yoksulluk ve açlık sınırında.
Gerek Bankalara, gerek Devlete ve gerekse yakın çevresine borcu olmayan bir tek yurttaş kalmadı. İşte istikrardan kastınız bu. “Eğer beni gönderirseniz bankalar ümüğünüze çöker, elinizde avcunuzda ne varsa kaybedersiniz.” diyorsunuz. Peki bir ülkede istikrar sadece bu mudur? Hani yaşam tarzımızda istikrar? Hani hukuk sistemimizde istikrar? Hani yaşam güvencemizde istikrar? Hani çalışma hayatımızda, eğitimimizde, sağlığımızda istikrar? Aklınızı parayla, malla-mülkle, rantla bozmuşsunuz. Gözünüzü toprak doyursun!
Şu halimize bakın, kavgalı olmadığımız bir tek komşu devlet yok.
Bir kasa mandalinayı, bir kasa domatesi satacak Pazar kalmadı neredeyse. Turizmi de bitirdiniz sanayiciyi de.. Esnafı da bitirdiniz işçiyi de. Köylüyü-çiftçiyi zaten bitirmiştiniz.
Değerli basın mensupları,
Başımızdaki AKP iktidarı, devleti de milleti de gırtlağına kadar bataklığa sapladı, kaynağı belirsiz paralarla şimdilik durumu idare etmeye çalışıyor. Ama yakında o paraları verenler de mamayı kesince seyreyleyin cümbüşü.
Ülke bu haldeyken parlamentodaki basiretsiz muhalefet partileri ise kendi dertlerine düşmüşler, posterle çerçeveyle gün geçiriyorlar. Memleket elden gidiyor, onlar koltuklarının derdindeler.
Ancak deniz bitti. Gemi karaya oturdu.
Bu badireden kurtulmanın bir tek yolu var, o da Demokratik Sol iktidardır.
Cumhuriyetin kuruluş ilkeleriyle yoğrulmuş, insan hak ve özgürlüklerine inanan, emeğe ve sermayeye saygı çerçevesinde oluşturduğu ekonomi politikalarıyla halkın ve vatanın çıkarları için siyaset yapan Demokratik Sol Parti’nin yeniden iş başına gelmesiyle bu badireler atlatılabilir.
Onun için korkuya ve kaygıya yer yok.
Bu topraklarda bin yıldır bir arada yaşayan bizler, yine aynı inanç ve duygularla kardeşçe, kendi kendine yeten, namerde muhtaç olmadan geleceğini kurabilen, bundan 97 yıl evvel olduğu gibi yedi düvele meydan okuyan bir neslin evlatları olarak ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarabilecek kararlılıkta bir millet olduğumuzu göstermeliyiz.
Değerli Basın mensupları,
Son günlerde ekonominin içine düşürüldüğü kriz nedeniyle halkın artık nefes alamaz hale geldiği gerçeği birçok vesileyle gözden uzak tutulmaya çalışılıyor.
İktidar kaşıkla verdiğini kepçeyle geri alıyor. Esnafımız, sanayicimiz, üreticimiz artık çarkını döndüremiyor.
Siz bakmayın bunların köprüler, yollar, rezidanslar, gökdelenler, toplu konutlar yapıyoruz demelerine.
Dünyada yol yaparak, konut yaparak kalkınmış bir tek devlet yok.
Bunların hepsi yandaşlara peşkeş, yandaşlara avanta. Bakın bunlara, bir tek fakir var mı içlerinde?
Sen asıl şundan haber ver ey sayın Başbakan!
Fabrika var mı fabrika? Tarlada, toprakta üretimin var mı?
Kendi öz kaynaklarınla yaptığın bir tek ürün var mı ihraç edebildiğin?
Gavur dediğin milletin yaptığı arabaya bindiriyorsun beni, kâfir dediğin milletin uçaklarıyla, tanklarıyla koruyorsun güya vatanı, onların verdiği tohumlar olmasa açlıktan, ilaçlar olmasa hastalıktan kırılacak millet.
Bu mu senin müslümanlığın, bu mu senin milliyetçiliğin?
Her lafın başında insanların dini duygularını istismar ediyorsunuz, öbür dünyada cennet vaat ediyorsunuz ama bu dünyada cehennemi yaşatıyorsunuz.
Boşanma davaları dağ gibi olmuş, iflaslar çığ gibi geliyor.
Namerde muhtaç ettiğiniz bu toplumda yılda yaklaşık 130.000 çift boşanıyor. Her gün bir aile dramı yaşanıyor. Ya koca karısını, ya anne çocuğunu öldürüyor, ya da insanlar intihar ederek kendi yaşamına son veriyor. Toplumun kimyasını bozdunuz!
Eğer bu ülkeyi, bu milleti gerçekten düşünüyorsanız yapacağınız tek şey derhal seçim barajını tamamen kaldırıp bir erken seçime gitmek olmalıdır. Toplumun her kesiminin katılımıyla oluşacak parlamento eliyle yeni, tertemiz bir sayfa açmak olmalıdır.
Aksi takdirde böyle devam edecek bir sürecin ne devlete, ne millete, ne de size bir fayda getirmeyeceği gün gibi açıktır. Demedi demeyin!
Memleketin hiçbir yerinde güvende değiliz. Her an her yerde canlı – cansız bombalar patlıyor. Ülke kan gölüne dönmüş, her gün onlarca canımız gidiyor.
Yeter milleti kandırdığınız, yeter milleti aldattığınız!
Demokratik Sol Parti bu devleti size 150 milyar dolar toplam borç ve SIFIR terörle teslim etti.
Siz ne yaptınız? Neredeyse trilyon dolarlara yaklaşan borç ve her gün şehit cenazeleri gelen bir terör bataklığına sapladınız ülkeyi.
Sizi ne bu millet, ne de Allah affeder. Bunun vebali de size yeter.
Şimdi de içine düştüğünüz girdaptan kurtulma çaresi olarak sözde Yeni Anayasa, sözde Başkanlık sistemi ile gündemi değiştirmeye çalışıyorsunuz, millete “cambaza bak” yapıyorsunuz.
Bu millet artık size kanmaz. Meclisteki fasaryadan muhalefet partilerine ise hiç kanmaz.
Hz. Mevlana’nın bir sözü var; “Mum olmak kolay değildir, Işık saçmak için önce yanmak gerek.” Onun için biz de diyoruz ki, “Hamdık, piştik, yandık!” Elhamdülillah, Halka inandık.
Halkın gerçek umudu Demokratik Sol Parti ilkeli ve tutarlı duruşuyla devleti yeniden çamurdan çıkaracaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.