AKSAKAL: “DSP, Halkın Sığınacağı En Güvenli Limandır.”
DSP Genel Başkanı sayın Önder AKSAKAL, yaklaşan Mahalli İdareler Genel Seçimine ilişkin çalışma stratejilerini, yöntemlerini ve aday kriterlerini değerlendirmek üzere toplanan Başkanlık Kurulu öncesinde bir basın toplantısı düzenledi.
31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Genel Seçimlerine DSP olarak katılacaklarını ifade eden AKSAKAL “Belediye Başkanlığı, Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi Üyeliği görevlerini üstlenerek halkımıza, Cumhuriyetin kuruluş ruhuna sahip olarak ve Demokratik Sol ilkeler çerçevesinde hizmet etmeyi benimseyen tüm yurttaşlarımızı ak güvercinli mavi bayrağımızın altında toplanmaya davet ediyorum.” dedi.
DSP Genel Başkanı AKSAKAL’ın basın açıklaması şöyle:
Saygıdeğer basın mensupları,
Ülkemizin bugün içinde bulunduğu şartları ve görünümünü kısaca değerlendirecek olursak Türkiye, 16 yıl öncesinin fersah fersah gerisinde, ekonomik olarak tükenmişliğin, dış ilişkilerde itibarsızlığın, toplumsal olarak da yokluk, yoksulluk ve yolsuzluğun pençesinde can çekişir durumdadır.
Türk milleti yeni bir rejimle yüzyüze bırakılmıştır.
Bu rejimin kayıtlardaki ismi her ne kadar “Cumhuriyet” ise de fiiliyatta doğrudan faşizmdir.
Demokratik kural ve teammüllerin tamamen ortadan kaldırıldığı, hak ve eşitlik ilkelerinin yok edildiği, yürürlükteki yasaların herhangi bir hükmünün kalmadığı, sadece tek bir iradenin hüküm sürdüğü sistemlerin adıdır faşizm.
Küresel egemen sistemin kontrolü ve yörüngesinde bulunan devlet yönetimi ve parlamento yapısı, bu haliyle ülkenin ve milletin sorunlarına çözüm üretmekten uzaktır.
Üç gün sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi 27. Dönem, 2. Yasama yılı çalışmalarına başlayacak.
İktidar olmayı aklının ucundan bile geçirmeyen bir muhalefetin çoğunlukta olduğu bu parlamento yapısından 100 yıllık Cumhuriyetin geleceğine olumlu herhangi bir katkı sağlanamayacağı artık görülmüştür.
Daha parlamento açılmadan, devleti dolandıranların, milleti soyanların, devletin adını kullanarak cinayet işleyenlerin, haraç toplayanların, silahlı organize suç örgütü kuranların affedilmesine kafa yoran; çağdaş dünyanın bugünkü yapısına ayak uydurmak yerine devlet adıyla cinayet işlemeyi, yani İdam Cezasını yasallaştırmaya kafa yoran bir parlamento yapısı Türkiye’yi 22. yüzyıla taşıyamaz!
Bu parlamento yapısı iktidarıyla-muhalefetiyle bizleri olsa olsa ikiyüz yıl öncesinin karanlığına götürür.
Demokratik Sol Parti olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş esaslarına ve programına yeniden sıkı sıkıya sarılmak zorunda olduğumuza inanıyoruz.
1923 ruhu adını verdiğimiz bu anlayışın temeli, emperyalist sömürü sistemine karşı yürüttüğü amansız mücadeledir.
Bu mücadelenin devamında, başta Ortadoğu ve Arabistan yarımadasındaki müslüman halklar olmak üzere dünyadaki bir çok devlet bağımsızlığına kavuşmuş, “kutsallığını göklerden aldığı” iddiasındaki hanedan despotluğu yıkılmıştır.
1923 ruhu, “kutsal cihad” maskesi altında, başkalarının canı ve malı üzerinden güç ve avanta devşirme talancılığını reddetmiş, ancak vatan ve namus tehlikede ise savaşı bir zorunluluk olarak kabul etmiştir.
Kadını ikinci sınıf ve günah unsuru gören zihniyeti dışlamış, toplumsal hayatta kadınlarla erkeklerin yan yana, omuz omuza yaşamasını esas almıştır.
İnanıp-inanmamak ve inancın gereği ibadetleri yerine getirmek konularında daima birey özgürlüğünü savunmuştur.
En temelde baktığımızda ise Meclis’teki partilerin ortaklaştığı husus, 1923 kurucu değerleri ile hesaplarının olmasıdır.
Cumhuriyet dönemini yüz yıllık parantez gören iktidar, kurucu iradeyi ve politikalarını ulus devlet sopası olarak nitelendirenleri Cumhurbaşkanı adayı gösteren ana muhalefet, Irak ve Suriye’deki şehirlere plaka takan (!) çakma muhalefet, Amerikan emperyalizminin bölgemizdeki planları yüzünden Irak’ta, Suriye’de ölen, tecavüze uğrayan yüzbinleri göz ardı edip, bu kan deryası ve utanç üzerine Rojava’nın kuruluşuna halay çekenler, maalesef Meclis’te dün olduğu gibi bugün de bir aradadırlar.
Referandum dönemi çalışmalarımız sırasında Anayasamız değiştirilmeye çalışılırken her yerde anlattık; “Bu gidiş ülkeyi demokrasiden, hukuktan, adaletten ve kısacası çağdaş dünyadan uzaklaştırır” dedik.
Bakınız; daha dün UEFA Başkanı, EURO 2024’ün Türkiye’ye neden verilmediğini anlattı. Bazı risklerin varlığını, insan hakları aksiyon planının eksikliğini, otellerin kapasitesinin yetersizliğini ve bir çok şehir için endişelerini gerekçe olarak sıraladı.
Bu açıklamalar Türk milleti için onur kırıcıdır, nitekim bugün geldiğimiz nokta tam da budur.
Bugünkü Türkiye’nin tek sorumlusu 16 yıldır işbaşında bulunan AKP’nin yanı sıra parlamentoda bulunan siyasi yapıların tamamıdır.
O zaman Türk milletinin şapkasını önüne koyup düşünmesinin zamanı artık gelmiştir.
Demokratik Sol Parti tüm engellemelere karşın 31 Mart 2019’da yapılacak Yerel yönetim seçimlerine katılacak, buradan alacağı güçle, inancıyla, imanıyla ve halkın iradesiyle 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerinde mutlaka ülke yönetimini üstlenecektir.
DSP halkın sığınacağı en güvenli limandır.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına giderken 1923 ruhunu yeniden devlette ve millette hakim kılmalıyız.
Demokrasiye inanıyorsak, demokratik rejimle yönetilen bir ülkede yaşamak, geleceğimizi kurgulamak istiyorsak “Sandığa gitmemek” gibi bir seçenek düşünülemez.
Yurttaşlık bilinciyle, yurtseverlik duygusuyla ve halk için siyaset yapma kararlılığında olanlarla geleceğimizi birlikte omuz omuza yeniden kurgulamak için DSP’de buluşmalıyız, kendi kaderimizi tayin etmeliyiz.
Değerli basın mensupları,
DSP Başkanlık Kurulu, yaklaşan Mahalli İdareler Genel Seçimine ilişkin çalışma stratejilerimizi, yöntemlerimizi ve aday kriterlerimizi değerlendirmek üzere bugün toplanıyor.
2002’den bu yana DSP büyük haksızlıklara maruz bırakıldı, gerçekten çok hırpalandı ve örselendi.
DSP’nin halk için iktidar anlayışından yola çıkarak yürüttüğü çalışmalarını kendi ikballerine engel görenlerin, o günkü hükümetin ve parlamento yapısının bozulması için her türlü plânı devreye sokanların bu saldırılarının hâlâ devam ettiğini belirtmek isterim.
Oysa bu ülke hepimizin. Doğusundan batısına, Kuzeyinden güneyine 80 milyonluk bir aileyiz.
Günümüzde parlamentodaki partilerin topluma umut olmaktan uzak durması, yeni bir arayışı önemli ölçüde zorunlu kılmaktadır.
Bu anlamda geçmişinde en ufak bir şaibe bulunmayan, kurucusu Bülent ECEVİT’in şahsında en temiz kalabilmeyi başarmış Demokratik Sol Parti 2019 yılı Mart ayında yapılacak Yerel Yönetimler Seçimlerine hazırdır.
Bir çok yerde sandıklardan başarıyla çıkacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Belediye Başkanlığı, Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi Üyeliği görevlerini üstlenerek halkımıza, Cumhuriyetin kuruluş ruhuna sahip olarak ve Demokratik Sol ilkeler çerçevesinde hizmet etmeyi benimseyen tüm yurttaşlarımızı ak güvercinli mavi bayrağımızın altında toplanmaya davet ediyorum.